Tıp hukuku ve malpraktisle
ilgili ceza ve hukuk davalarında uzmanlık gerektiren davalardır.
Bu davalarda mahkemeler adli bilirkişilerin konuya ilişkin
değerlendirmelerine ve raporlarına ihtiyaç duyarlar. Teorik
olarak mahkemeler her ne kadar bilirkişi raporları ile bağlı
olmasalar da uygulamada genellikle bilirkişi raporları
doğrultusunda kararlar olgunlaşmaktadır.
Bizim hukukumuzda Adli Tıp Kurumu, Adalet Bakanlığı’nın
listelerinde yer alan kişiler, Üniversitelerin ilgili bölümleri
ve Yüksek Sağlık Şurası resmi bilirkişilerdir. Ancak mahkemeler
gerekçe göstererek bunların dışındaki kurum veya kişilerden
bilirkişilik yapmasını isteyebilirler.
Resmi bilirkişilerin dışında 5271 sayılı CMK ile ceza
yargılamasına uzman bilirkişilik kurumu getirilmiştir. Doktrinde
teknik ya da taraf bilirkişisi olarak adlandırılan bu kurum ceza
yargılamasına büyük bir yeniliktir. Yasa ‘’Cumhuriyet savcısı,
katılan, vekili, şüpheli veya sanık, müdafii veya kanunî
temsilci, yargılama konusu olayla ilgili olarak veya bilirkişi
raporunun hazırlanmasında değerlendirilmek üzere ya da bilirkişi
raporu hakkında, uzmanından bilimsel mütalaa
alabilirler.’’ demektedir. Hukuk yargılamasında da ‘’HMK,
‘’Taraflar, dava konusu olayla ilgili olarak, uzmanından
bilimsel mütalaa alabilirler.’’ demektedir. Bu kurumun
varlığı taraflara iddialarını kanıtlama olanağı bakımından son
derece önemlidir.
Ayrıca mahkeme veya tarafların isteği üzerine her zaman uzman
bilirkişinin bilgisine başvurmak üzere mahkemeye davet
edilebilirler. Bu
bağlamda gerek soruşturma gerekse kovuşturma aşamasında
tarafların kendilerinin ya da hukuk bürolarının talepleri
değerlendirilerek taraf bilirkişisi/uzman mütalaası hazırlanır. |
|